13 Ağustos 2010 Cuma

Oh comely.

Yapacak daha iyi bir şeyim yokken yazıyorum. Sözlerini bilmediğim şarkılar eşliğinde.
Mükemmel bir eve,kusursuz bir kocaya sahip olmak istemiyorum ben. Bu fikirle devrim yapma inancında da değilim.
Alternatiflerim var.
Her şey birden,anında olsun istiyorum. Hepsini aynı hayatta yaşamak gibi şeyler.
Sabah uyanıp tek bir odasına geçici bir süreyle sahip olduğum evin salonuna çıktığımda kokularını ve gülüşlerini hiç duymadığım insanlarla vakit geçirmek fena olmazdı. Tadını ilk kez tadacağım o kadar yemek var. Belki birini çok seveceğim. Diğeri mideme dokunacak. Emin olduğum tek şey bunları yapmak istiyor oluşum. Deli gibi zengin olup götümü parayla sildikten sonra su bile alamayacak kadar parasız kalmak bana çekici geliyor. Sabaha karşı hiç uyumadan sokaklara,duvarlara bir fikri yansıtmak istiyorum; bir boka yaramayacağını bile bile. Sırf birileri götünü kaldırıp kudursun diye. Filmdeki gibi uyuşturucu bağımlısı sevgilim olsun. Uyuşturucu bulabilmek için ayakta sikilmeye evet diyecek kadar arsız,umarsız ve çare yoksunu olabilme kafasını yaşamak istiyorum. Bir kaç gün sonra ordan kurtulup ardından işten kovulduktan sonra anaokulu açabilmek fazla uzak gelmesin diyorum ben. Hiç bir şey olmamış gibi üstümdeki gömlekte bulunan kusmuğu temizleyip,o bebeğin altını silmek iç güdüden farklı bir şey olsun istiyorum. Kahvaltıda çay yerine bira içebilecek kadar dayanıklı olsam da 2 birada sarhoş taklidi yapardım. Kırmızı rujumu ortak içtiğimiz ve son kalan sigaramızda sonsuza dek bırakmak tek derdim olsaydı eğer yağmurda şemsiye de kullanmazdım. Üstü açık arabamda dilini bildiğim bir ülkede gezerken bağıra bağıra kasetteki şarkıya eşlik ederdim. Üzerimde bir kaç yüz lira domaldığım etek olurdu. O sıra ojelerimi dikkatli sürmeye uğraşır ve internetten nasıl öpüşüleceğini öğreten videolar bulur,izlerdim. Köprülerde iyi öpüşmek gerekir çünkü. Eğer çok param olsaydı yine o ucuz ve leş gibi kokan pansiyonda bir gece geçirirdim. Hani şu filmlerdeki. Girişleri balkonda ve yan yana olan odalar. Oralarda annelerinden habersiz sevişen genç kızların en mutlu anlarını öğrenmeden sevişmezdim. Ve eğer yan odada çok güzel kokan bir herif olsaydı ona sormazdım bile. Takı kutusundan vazgeçip bir avuç tuzlu deniz suyuna razı olur ve bacaklarımı beline dolardım. 17 yaşında evden kaçan zengin ailenin sorunlu çocuğu olduğum zaman 2. kişiyi oynardım. Ki sen sikini kontrol edemeyen aciz. Yanımda gezerken gördüğün her kıza laf atsaydın eğer tokadı yerdin. Eve giderken çikolata almaktan geri kalmazdım. Çok saygın insanların arasından sanatla uğraşanları seçmek akıl kârı. Yüzüğün,süregelen bir bağlılığı temsil etmesi ne kadar mümkün? Bana sağ elini kesip ver.

2 yorum:

  1. Amerikan filmlerinin sahte dünyasından çıkıp Türkiye gerçeklerine döns... Neyse ya, ergenlik güzel şey, tadını çıkar.

    ... diyordum ki tam yazının sonlarına yaklaşırken, sonunu da okuyunca "He? He tamam. Oldu. Peki. Hörmetler." benzeri şeyler dökülmeye başladı dudaklarımdan istemdışı olarak.

    Sen baya baya aşmışsın lan. Bunu da iyi anlamda demedim farzet. Çünkü... Çünküsünü de siktiret. Yardırmaya devam koç.

    YanıtlaSil
  2. Tam yeni bi şeyler yazıyordum. İyi geldi bildiğin. Sırıttım falan. İnsan egosu.
    Sonunu anladığına da ayrı sevindim.

    YanıtlaSil